İşçi
Bu kadar erken mi doğardı güneş? İnsanlar bu kadar erken mi düşerdi yollara. Nereye ne için bu koşuşturmaca? İnsan hangi amaçla çıkar yola, sıcacık yatağından uyanıp üstelik. Gözlerini oğuştura oğuştura. Soğuk keskin hava, rüzgar bile uyanmamıştır daha... Gri bir çarşaf çekilmiştir gökyüzüne kulaklarınızı kavuran bir soğuk. Elleri cebinde üstü başı ütüsüz aksak değil yorgunluktan yürüşü öyle. Eve ekmek götürmek gibi dursada çoğu bilmez amacını. Çalışmak için yaşıyordur ve çalışmalıdırda. Neden niçin bilmez. Amacının kutsallığından haberi falan da yoktur üstelik. Karısını bir sevişirken görür. O da sevgiden uzak, apış arasına daha yakın. Çünkü kalbi orada atmaktadır. Belki biraz hayvan...
Sen yoksulluğun kokusunu bilir misin? Bilmiyorsan anlayamazsın ne beni ne de şu yolda yürüyen aksak adamı.
Sevilecek çok yanı yoktur. Ne olur kızma bana emekçi dostum. Seni hayat sürüklemiş olsada, bir tercihin olduğunu düşündüm ben hayatta. Tercihlerin seni bu hale sokan...(devam edilmeli yazıya)